Salı

değiliz izinde falan

dün akşam başladı televizyon reklamları, facebook'ta, instagram'da falan. bakmadım.

sonra sabah radyoda duydum "duyuyor olduğunu bilsen ona ne söylerdin" filan. radyoyu kapadım.

herkes aynı şeyleri söylüyordu: "atam çok özledik", "kalk da gel", "izindeyiz"...

izinde falan değilsiniz, kendinizi kandırıyorsunuz! ama beni kandıramazsınız...

hepiniz gömmüşsünüz kafanızı toprağa, atatürk'e sahip çıktığınızı sanıyorsunuz. 10 kasım'da korna çalmayı o'nun izinde yürümek sanıyorsunuz. düzenin içinde gevşek gevşek oturarak devrimci olunmaz hanımlar, beyler!

sahi, altı oktan biriydi değil mi devrimcilik? başka ne vardı?

cumhuriyetçilik: 29 ekim'i kutladın mı tamam
milliyetçilik: ama atatürk milliyetçisiyim! (sanki atatürk milliyetçiliği diye bir şey var)
halkçılık: adı üstünde işte ya
laiklik: din işlerinin devlet işlerinden ayrılmasıdır!
devletçilik: demode canım bu, artık gerek yok bu ilkeye.

altı ok, altı ilke... ya da günümüz diliyle altı prensip. hani "prensiplerim var" derdik ya eskiden; ondan. prensip dediğin böyle olur gülüm.

bu düzenin içinden kafanızı kaldırmadıkça, hayatınızdaki konfordan ödün verip dünyanın, insanlığın ve memleketin hayrına bir iş yapma ilkesi edinmedikçe çok özlersiniz atatürk'ü. bekler durursunuz mezarından kalksın da memleketi bir daha kurtarsın diye. atatürkçü edalarında olmanız da, gudik gudik nedenlerden çektiğiniz kredi borçlarınız da rehavetinizi haklı çıkarmaz!

atatürkçülük nasıl olur size göstereceğim; hele şu evin kredisi bir bitsin?!